Çocuk, Aile ve Okul…

Çocuklardaki ilk “benlik duygusu”, genel itibariyle iki yaşına kadar oluşmaktadır. Bu süreçte ebeveynler çocuğun ilk öğretmeni olarak görülebilir ve bu nedenle erken öğrenme sürecinin ayrılmaz bir parçasıdır.

0-2 yaşları arasındaki dönemde meydana gelen, ebeveyn ve çocuk arasındaki duygusal bağlanma sürecinin çocuğun gelecekteki eğitimi açısından önemli etkileri vardır.
Onlara rehberlik edecek olan bu sağlam ve istikrarlı ilişkiyi kurabilen çocuklar, doğru bir yönlendirme ile çevresiyle daha uyumlu ve özgüvenli olmaya başlarlar.
Tepki süreleri ve duygularıyla tutarlı olan ebeveynler bu bağlanmayı daha erken ve uygun şekilde yapacaktır. Bu bağlanma yapılmazsa, çocuğun gelecekteki ilişkileri ve bağımsız olması üzerinde zararlı etkileri olabilir. Ebeveynlerin ve bakıcıların bu ilişkileri kurmak için kullanabilecekleri uygun teknikler vardır, bu da çocukların çevrelerini keşfetmek için daha rahat olmalarını sağlayacaktır. Akademik yayınlar, çocuk bakımının bağlanmaya etkisini vurgulamaya yönelik deneysel araştırmalar sunar. Okul öncesi çocuklar için eğitim, akademik ve sosyal olarak başarılı olmalarına yardımcı olacaktır. Örneklerin sergilendiği ve organize edilmiş ders planları sayesinde çocuklar istedikleri her şeyi öğrenebilirler. Bu başlangıç ​​yıllarında kullanmayı öğrendikleri araçlar başarılarına ömür
boyu fayda sağlayacaktır. Gelişimsel olarak, belirli bir düzene ve aynı zamanda da özgürlüğe sahip olan çocuklar tam potansiyellerine ulaşabilirler.

Erken çocukluk eğitimi, çoğu zaman çocukların fiziksel, zihinsel, dilsel, duygusal ve sosyal ihtiyaçlarını (PILES – Physical, Intellectual, Language, Emotional and Social) karşılayan Jean Piaget’in araştırma ve felsefesine dayanan oyun yoluyla öğrenme üzerine odaklanır.
Çocukların merakı ve hayal gücü serbest bırakıldığında doğal olarak öğrenmeyi uyandırır. Oyun yoluyla öğrenme, bir çocuğun bilişsel olarak gelişmesini sağlayacaktır.
Böylece, çocuklar daha verimli öğreniyorlar ve dramatik oyun, sanat ve sosyal oyunlar gibi aktivitelerle daha fazla bilgi kazanıyorlar.

Penny Tassoni, “bazı oyun fırsatlarının belirli gelişim alanlarını geliştireceğini, ancak çoğunun sadece birkaç alanı geliştireceğini” ileri sürüyor. Bu nedenle, uygulayıcıların günlük olarak çeşitli oyun türlerini kullanarak oyun yoluyla çocukların gelişimini teşvik etmeleri önemlidir. Atıştırmalıkların hazırlanması sırasında, çocukların yardımcı olmalarına izin vermek, matematik becerilerini (bire bir oran, kalıplar vb.), liderlik ve iletişim yeteneklerini geliştirilmelerine yardımcı olur. Oyun tabanlı bir öğrenme ortamı oluşturmak için temel kurallar arasında, güvenli bir alan sağlamak, doğru denetim ve kültürel açıdan farkında, eğitimli ve çocuk gelişimde uzmanlaşmış öğretmenler bulunur.